ŞİRKETİN İFLASININ ERTELENMESİ VEYA İFLASINA KARAR VERİLMESİ

ŞİRKETİN  İFLASININ ERTELENMESİ VEYA İFLASINA KARAR VERİLMESİ

Şirketin aciz halde bulunduğu şüphesini uyandıran emarelerin mevcut olması yönetim kurulunun özel özen yükümü açısından önemlidir. Çünkü şirketin ekonomik ve finansal durumunun devamlı olarak takip edilmesi yönetim kurulunun devredilemez görevleri arasındadır.

Şirketin iflası ve iflasının ertelenmesi , icra ve iflas kanunun 179. Maddesinde düzenlenmiştir. Ancak burada iflas eşiğine gelmiş bir şirket söz konusu olduğu için TTK nun 376. Maddesindeki sermaye kaybı ve borca batık olma durumu ve bu durumdan kurtulmaya ilişkin hükümlerinde dikkat edilmesi gerekmektedir. Buna göre kanun metinlerinden incelemeye başlayacak olursak;

Türk Ticaret kanun 376. Maddesine göre;

3. Sermayenin kaybı, borca batık olma durumu

a) Çağrı ve bildirim yükümü

Madde 376 – (1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.

(2) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.

(3) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Meğerki, iflas kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul etmiş ve bu beyanın veya sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği, yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olsun. Aksi hâlde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvuru, iflas bildirimi olarak kabul olunur.

İCRA İFLAS KANUNU HÜKÜMLERİNE GÖRE ERTELEME TEDBİRLERİ: 
MADDE 179/a. 

(Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./50. md.) (Değişik: 6103 S.K. m.41/2-i / Yürürlük: m.43-01.07.2012) Mahkeme, iflâsın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaylanması için derhal bir kayyım atar; ayrıca şirketin ve kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alır.

Kayyımın atanmasına ilişkin karar, kayyımın mahkemece belirlenmiş görevleri ve temsil yetkisi ile bunların sınırları ve iflâsın ertelenmesine ilişkin talep 166 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usul ile mahkeme tarafından ilân ve ticaret siciline tescil ettirilir. Mahkeme bu arada erteleme talebini karara bağlar.

İflâs ertelenmişse kayyım her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor eder, mahkeme bu rapor üzerine veya gerek gördüğünde alacağı bilirkişi raporuna göre, erteleme istemini değerlendirir ve iyileştirmenin mümkün olamayacağı kanaatine varırsa erteleme kararını kaldırır.

ERTELEME KARARININ ETKİLERİ: 
MADDE 179/b. 

(Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./50. md.)

Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.

Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Bu durumda erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayacak faizler teminatlandırılmak zorundadır.

206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir.

(Değişik fıkra: 12/02/2004-5092 S.K./4.mad) Erteleme süresi azami bir yıldır. Bu süre kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak mahkemece uygun görülecek süreler ile uzatılabilir; ancak uzatma süreleri toplamı dört yılı geçemez. Kayyım, mahkemenin belirleyeceği sürelerde iflâsı ertelenenin faaliyetleri ve işletmenin durumu konusunda düzenli olarak mahkemeye rapor verir.

İflasın ertelenmesi talebinin reddi ya da erteleme süresi sonunda iyileşmenin mümkün olmadığının tespiti üzerine mahkeme, şirketin veya kooperatifin iflasına karar verir. Erteleme süresi dolmamakla birlikte, mahkeme kayyımın verdiği raporlardan şirketin veya kooperatifin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varırsa, erteleme kararını kaldırarak şirketin veya kooperatifin iflasına karar verebilir.

TTK nun madde 376/3 hükmüne göre şirketin borca batık olduğunu şüphesini uyandıran işaretler varsa yönetim kurulu aktiflerin hem işletmenin devamlılığı hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço hazırlar. Durumu tespit eder. Yönetim kurulunun hazırladığı bilançoda şirketin alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması halinde durumu şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirmek ve şirketin iflasını istemek zorundadır. Bu bildirim Türk Ticaret kanunun 375/1. g bendine göre yönetim kurulunun devredilmez görevlerindendir.

Peki bildirim yükümü ortadan kaldıran haller nelerdir?

Yasa da yönetim kurulunun bildirim yükümünü ortadan kalkmasının sadece alacaklılardan bir veya bir kaçının diğer tüm alacaklıların yararına olacak şekilde taahhütte bulunması yani sıradan çekilme sözleşmesidir. Alacaklıların bu taahhüdü üçüncü kişi aleyhine bir sözleşme olup sadece kayıtsız şartsız tüm alacaklıların yararına olması halinde iyileştirici bir etkiye sahip olur. Ne var ki sıradan çekilme taahhüdü ile şirketin borca batık halinde ve dolayısıyla borçlarında hiçbir eksiltme olmamakta ve pasifi aynı düzeyde kalmakta sadece tasfiye halinde şirket alacaklılarının sırası değişmektedir.

Buna göre; Şirketlerin iflasının ertelenebilmesi için dört temel kural gerekmektedir.

İlk olarak; Yönetim kurulu veya herhangi bir alacaklının yeni nakit sermaye koyması dahil şirketin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair iyileştirme projesinin mahkemeye sunulması ve iflas ertelemesinin istenmesi halinde mahkemeye projeye ciddi ve inandırıcı bulursa iflasın ertelenmesine karar verebilir. Henüz TBMM meçlisinde kabul edilmiş resmi gazetede yayınlanmamış kanun taslağına göre de şirkete yeni ortak girmesi ve nakip sermaye konulması halinde proje kapsamında artırılan sermayenin veya nakit konan paranın nerelerde harcanacağının belirtilmesi gerekmektedir. Bunun gerekçesi ise iflas ertelemesindeki art niyetin önüne geçmektir.

İkinci olarak; İyileştirme projesinin mali açıdan ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren gösteren bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulması . Bu iyileştirme projesinin emredici nitelikteki ile ilgili olmalıdır. Yönetici ve yönetim kurulu tarafından hazırlanan projenin dayanağı, aktiflerin hem işletme devamlılığı hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilançodur. Ayrıca projede önerilen gerçekleştirilmesi için gerekli nesnel kaynakların  gösterilmesi ve bunların da bulunması gereklidir.

Üçüncü olarak Mahkeme iflasın ertelenmesi talebi üzerine derhal bir kayyım atar. Bu kararla şirket müflis hale gelir.  Mahkeme şirketin iflasının ertelenmesine kendiliğinden karar veremez. İflas ertelemesinin en önemli koşulu iyileştirme projesinin mali açıdan inandırıcı ve ciddi görünmesidir. Ancak bunun için iki koşul daha vardır.

a)      Söz konusu bilançoların mahkemeye sunulmasından sonra yönetim kurulunun bir karar alarak bunu talep etmesi

b)      Şirket alacaklılarının talebi.

Şirket alacaklılarının kapsamına, Şirketin işçileri Mali bakanlığı olarak Vergi dairesi girer. Pay sahiplerinin böyle bir talep hakkı yoktur. Söz konusu talepler ne bir formaliteye nedebir süreye tabidir. İflasın açılmasından hemen sonra yönetim kurulu ve alacaklardan birisi iflasın ertelenmesini talep ederse yargıcın ertelemeye karar vermesi gerekir. İflasın ertelenmesini talep edenler ertelemeye ilişkin yasal koşulları ortay koymak zorundadır. Aksi halde iflasın ertelenmesine karar verilmez.

İflasın ertelenmesine karar veren mahkeme bu durumda, envanter düzenlenmesini veya yönetim kurulunun yerine geçmesini veya yönetim kurulunun kararının onaylanması için görevlerini belirleyerek bir kayyım atar. Görüldüğü gibi yeni düzenlemede mahkeme atanacak kayyımın yetkileri açıkça sayılmak suretiyle somutlaştırılmaktadır.

İflas erteleme süresi azami bir yıldır. Bu süre kayyımın verdiği raporlar dahilinde dikkate alınarak mahkemece uygun görülecek süreler ile uzatılabilir. Ancak uzatma süresi toplamı dört yılı geçemez. Kayyım mahkemenin belirleyeceği sürelerde iflası ertelenenin faaliyetleri ve işletmenin durumu hakkında düzenli olarak bilgi verir.

Dördüncü olarak; Erteleme halinde mahkemenin gerekli önlemleri alması neticesinde atanan kayyım  üç ayda bir mahkemeye rapor verir.

Erteleme kararının etkilerine bakacak olursak; Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur. Bir takip muamelesi ile kesilebilen zaman aşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.

Erteleme sırasında taşınır taşınmaz veya ticari işletme rehini  ile temin edilmiş alacaklar nedeni ile rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir. Veya başlatılmış olan takiplere devam edilebilir.  Ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Bu durumda erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayacak faizler teminatlandırılmak zorundadır. İflasın ertelenmesi alacakların vadesine muaccel olmasına faiz işlemesine hak ve defilerin ileri sürülmesine etkisi yoktur. Ancak İcra ve İflas kanunun 206/1 hükmünde birinci sırada yazılı alacaklar için haciz yolu ile takip yapılabilir.

A)     İşçilerin iş ilişkisine dayanan ve iflas açıklamasında önce bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflas nedeni ile iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları,

B)     İşverenin işçiler için yardım sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması maksadıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya dernekler olan borçları,

C)     İflas açıklamasından önceki son bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan nakden ifası gereken aile hukukundan doğan her türlü nafaka alacakları,

Son olarak da gerekeli iyileştirme projelerinin gerçekleşme ihtimalinin olmaması ve şirketin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olmaması halinde şirketin iflasına karar vermek üzere mahkemeye durum bildirilir. Mahkeme söz konusu bilanço ve raporları değerlendirerek, ertelemeye ilişkin şirketin ve alacaklıların bir talebi yoksa şirketin iflasına karar verir. İflas ile birlikte şirket sona erer.

E-posta Girişi
E-Mükellef Girişi